10 Şubat 2012 Cuma

çocuk yetiştirme işleri

Çocuklar kendilerine söylenenleri değil, gördüklerini, yaşadıklarını baz alıyor aslında hayatta. İşte en klasik örnek , kitap okunmayan bir evde büyüyen çocuk o-ku-mu-yor. Siz akşamları evde dizi silsilesine kapılıyorsanız bilin ki ileride o da üç aşağı beş yukarı benzer şeyler yaşayacak. Siz ne yiyorsanız onu yiyecek, siz ne dinliyorsanız onu dinleyecek, siz nasıl davranıyorsanız öyle davranacak ..Siz isteğiniz kadar kadın haklarına saygılı bir birey yetiştirdiğinizi ya da ayakları üzerinde duran bir kadın yetiştirdiğinizi düşünün, çocuk evde ne görüyorsa o. Ebeveynlerin çabası hiç mi bir şey değiştiremez? İlla ki değiştirir, ama.. Bir yere kadar işte..Çocuklarla birazcık zaman geçirmek nasıl ebeveylerini olduğunu kestirmek için yeterli,öyle yoğun izler ki bunlar, siz istediğiniz kadar farklı profiller çizmeye çalışın , "başka" bir hayat yaşıyormuşsunuz gibi yapın; cık,olmaz,olamaz.Çocuk herşeyi gösterir.)Bunun tersi olan çok uç örnekler vardır illaki, genelden bahsediyorum)Kendi dalında çok başarılı olan kimselere baktığınızda ailelerinde/çevrelerinde mutlaka bu işe yatkın/meraklı bir kişi görürsünüz. Senede bir görülen devlet tiyatrolarında oyuncu bir teyze, hediye edilen bir minik pusula, pazar günleri ailece izlenen ralli, gidilen basketbol maçları, bir okul gezisi, gerçek bir öğretmenin sorduğu tek bir soru.. tüm bunlar bambaşka kapılar açabilir hayatlarda..

Bu yüzden de ben çocuk yetiştirmede "modern" denilen kavramlara pek de sıcak bakamıyorum. Altı çizili kitap cümleleriyle çocuk yetiştirmeye çalışan , herşeyi yaptım,benim çocuğumda olmadı diye hayıflanan, dedektif gibi her cümleyi her sözü didikleyen, o sözcük buna yol açtı, bu davranış çocukta şuna yol açtı diye hafif hafif tırlatan ebeveynler pek benlik değil velhasıl..
Samimiyete,sıcaklığa inanıyorum ben. Bir sözcük, bir davranış çocuğun hayatında bu denli etkili olamaz bence. Çocuk gelişimi vs ile ilgilenen bazı meslek gruplarındaki kişilerin bu işleri azıcık abarttığını, kendilerini anneden/annenin hislerinden daha önemli bir yere koyduğunu görüyorum bazen,üzülüyorum. Bilimsel diye, doktor söyledi diye kendini "eksik,yetersiz" hisseden anneler doluyor ortalık,çok yazık. Çocuğumu ayda bir gören bir doktor benim çocuğumun nasıl uyuması gerektiğini mi öğretecek bana? Onunla nasıl konuşmam gerektiğini mi öğretecek?Onun önerdiği oyunları oynamazsam ne olur mesela? Her yeni teoriyle çocukların deneme tahtasına döndürülmesi ne acı. Binlerce fersah uzaktaki herhangi bir bebek hemşiresinin yazdıklarına annemizden daha çok güvenmemiz çelişki değil mi yani?Okumayalım demiyorum, uygulamıyorum demiyorum, annemize soralım geleneksel usulde gidelim de demiyorum. Sadece diyorum ki: Körü körüne bir kitaba, bir düşünceye bağlanmayalım. Adı sanı ne olduğu önemli değil, kendi iç sesimiz bize zaten kendi çocuğumuz için en doğrusunu söylüyor, herşeyi okuyup bilip, çocuğumuzu deneme tahtasına döndürmeden, süzdüklerimizle anneliğimizi birleştirip kendi çocuğumuza en uygunu yapalım..
hadi kabul edelim.


Varlığından haberimizin bile olmadığı, çocuğunu büyütürken bilmemne mottosuna bağlı kalmamış hatta bunların ne olduğunu bile bilmeyen, çocuğuna katıksız sevgi, içten sarılışlar vermiş binlerce anne var bu ülkede.. Akşamları bir odada toplanan, evin miss gibi poğaça koktuğu, bazen kavga bazen kahkaların dolduğu, komşuların gidip geldiği, çocukların bizim burda bin tür aktiviteyle öğretmeye çalıştıklarımızı sokakta,yolda,parkta tek seferde öğreniverdiği,bazen öğrenmek zorunda kaldığı, "gerçek" bir hayat yaşadığı, annesi çocuğunun bilmemne zekası gelişsin diye değil, sadece çocuğuyla bunu yapmaktan keyif aldığı için, bazen de öğlene misafir geleceği için kek yaptığı bir ev:)daha güzel bi hediye, sunulabilcek daha güzel bir hayat yok.. bence..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder