Çocuk yetiştirmek tuhaf bir iş.. Aslında siz hiç bir şey yapmasanız da büyüyor çocuk.. Görüyoruz işte hepimiz, milyonlarcası oyun oynamadan, annesi babasıyla "keyifli" zaman geçirmeden hatta bazen bunların ne olduğundan habersiz ve hatta bazen malesef anasız babasız yarı aç yarı yok büyüyor..yol kenarlarında görüyorum minnacık bebeler,annelerinin kucaklarında sarılmış sarmalanmış, buz gibi havada.. belki diyorum binlercesine göre bu çocuk şanslı bile..
hayat bu denli acımasız işte..ben oğluma sadece beğendiğim için ikinci bir montu almak için arabayı park ederken soğuktan sokakta kaval çalan babasına sarılmış bir çocuk görüyorum, dünyam alt üst oluyor.herşeyden vazgeçiyorum..
tüm bunları görmek, yaşamak insanı kendi dünyasından çıkarıp alsa da bir kaç dakikalığına ya da belki bir kaç günlüğüne hftalığına hepimiz dönüyoruz içimize kısa süre sonra..ben bunları yazarken binlerce çocuk annesiz kalıyor ya da binlerce anne çocuksuz..kimbilir hangi sebeple..
ateş malesef hep düştüğü yeri yakıyor gerçekten de.malesef.. kapılmış gidiyoruz..
çünkü biraz da başka türlü yaşanmıyor hayat..öyle acıyla dolu ki aslında dünya dediğin yer..gözyaşın hiç dinmez, çıkamazsan içinden..
işte bu yüzden ;tüm bunları bilerek ,yaşamaya mutlu olmaya çabalıyorum ben de her insan gibi..mutlu bir hayat sunmaya çalışıyorum oğluma her anne gibi.. yediğini içtiğini gördüğünü konuştuğunu geçirdiği her anı önemsiyorum..içime içime çekmeye çalışıyorum birlikte geçirdiğimiz her anı
"yaşanmış güzel anların toplamıdır hayat " gibi bir şey okumuştum sanki bir yerlerde. tam da o yerdeyim bugünlerde.
çocuk yetiştirmede yaklaşımlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
çocuk yetiştirmede yaklaşımlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
2 Mart 2012 Cuma
24 Şubat 2012 Cuma
mandal aktiviteleri
10 Şubat 2012 Cuma
çocuk yetiştirme işleri
Çocuklar kendilerine söylenenleri değil, gördüklerini, yaşadıklarını baz alıyor aslında hayatta. İşte en klasik örnek , kitap okunmayan bir evde büyüyen çocuk o-ku-mu-yor. Siz akşamları evde dizi silsilesine kapılıyorsanız bilin ki ileride o da üç aşağı beş yukarı benzer şeyler yaşayacak. Siz ne yiyorsanız onu yiyecek, siz ne dinliyorsanız onu dinleyecek, siz nasıl davranıyorsanız öyle davranacak ..Siz isteğiniz kadar kadın haklarına saygılı bir birey yetiştirdiğinizi ya da ayakları üzerinde duran bir kadın yetiştirdiğinizi düşünün, çocuk evde ne görüyorsa o. Ebeveynlerin çabası hiç mi bir şey değiştiremez? İlla ki değiştirir, ama.. Bir yere kadar işte..Çocuklarla birazcık zaman geçirmek nasıl ebeveylerini olduğunu kestirmek için yeterli,öyle yoğun izler ki bunlar, siz istediğiniz kadar farklı profiller çizmeye çalışın , "başka" bir hayat yaşıyormuşsunuz gibi yapın; cık,olmaz,olamaz.Çocuk herşeyi gösterir.)Bunun tersi olan çok uç örnekler vardır illaki, genelden bahsediyorum)Kendi dalında çok başarılı olan kimselere baktığınızda ailelerinde/çevrelerinde mutlaka bu işe yatkın/meraklı bir kişi görürsünüz. Senede bir görülen devlet tiyatrolarında oyuncu bir teyze, hediye edilen bir minik pusula, pazar günleri ailece izlenen ralli, gidilen basketbol maçları, bir okul gezisi, gerçek bir öğretmenin sorduğu tek bir soru.. tüm bunlar bambaşka kapılar açabilir hayatlarda..
Bu yüzden de ben çocuk yetiştirmede "modern" denilen kavramlara pek de sıcak bakamıyorum. Altı çizili kitap cümleleriyle çocuk yetiştirmeye çalışan , herşeyi yaptım,benim çocuğumda olmadı diye hayıflanan, dedektif gibi her cümleyi her sözü didikleyen, o sözcük buna yol açtı, bu davranış çocukta şuna yol açtı diye hafif hafif tırlatan ebeveynler pek benlik değil velhasıl..
Samimiyete,sıcaklığa inanıyorum ben. Bir sözcük, bir davranış çocuğun hayatında bu denli etkili olamaz bence. Çocuk gelişimi vs ile ilgilenen bazı meslek gruplarındaki kişilerin bu işleri azıcık abarttığını, kendilerini anneden/annenin hislerinden daha önemli bir yere koyduğunu görüyorum bazen,üzülüyorum. Bilimsel diye, doktor söyledi diye kendini "eksik,yetersiz" hisseden anneler doluyor ortalık,çok yazık. Çocuğumu ayda bir gören bir doktor benim çocuğumun nasıl uyuması gerektiğini mi öğretecek bana? Onunla nasıl konuşmam gerektiğini mi öğretecek?Onun önerdiği oyunları oynamazsam ne olur mesela? Her yeni teoriyle çocukların deneme tahtasına döndürülmesi ne acı. Binlerce fersah uzaktaki herhangi bir bebek hemşiresinin yazdıklarına annemizden daha çok güvenmemiz çelişki değil mi yani?Okumayalım demiyorum, uygulamıyorum demiyorum, annemize soralım geleneksel usulde gidelim de demiyorum. Sadece diyorum ki: Körü körüne bir kitaba, bir düşünceye bağlanmayalım. Adı sanı ne olduğu önemli değil, kendi iç sesimiz bize zaten kendi çocuğumuz için en doğrusunu söylüyor, herşeyi okuyup bilip, çocuğumuzu deneme tahtasına döndürmeden, süzdüklerimizle anneliğimizi birleştirip kendi çocuğumuza en uygunu yapalım..
hadi kabul edelim.
Bu yüzden de ben çocuk yetiştirmede "modern" denilen kavramlara pek de sıcak bakamıyorum. Altı çizili kitap cümleleriyle çocuk yetiştirmeye çalışan , herşeyi yaptım,benim çocuğumda olmadı diye hayıflanan, dedektif gibi her cümleyi her sözü didikleyen, o sözcük buna yol açtı, bu davranış çocukta şuna yol açtı diye hafif hafif tırlatan ebeveynler pek benlik değil velhasıl..
Samimiyete,sıcaklığa inanıyorum ben. Bir sözcük, bir davranış çocuğun hayatında bu denli etkili olamaz bence. Çocuk gelişimi vs ile ilgilenen bazı meslek gruplarındaki kişilerin bu işleri azıcık abarttığını, kendilerini anneden/annenin hislerinden daha önemli bir yere koyduğunu görüyorum bazen,üzülüyorum. Bilimsel diye, doktor söyledi diye kendini "eksik,yetersiz" hisseden anneler doluyor ortalık,çok yazık. Çocuğumu ayda bir gören bir doktor benim çocuğumun nasıl uyuması gerektiğini mi öğretecek bana? Onunla nasıl konuşmam gerektiğini mi öğretecek?Onun önerdiği oyunları oynamazsam ne olur mesela? Her yeni teoriyle çocukların deneme tahtasına döndürülmesi ne acı. Binlerce fersah uzaktaki herhangi bir bebek hemşiresinin yazdıklarına annemizden daha çok güvenmemiz çelişki değil mi yani?Okumayalım demiyorum, uygulamıyorum demiyorum, annemize soralım geleneksel usulde gidelim de demiyorum. Sadece diyorum ki: Körü körüne bir kitaba, bir düşünceye bağlanmayalım. Adı sanı ne olduğu önemli değil, kendi iç sesimiz bize zaten kendi çocuğumuz için en doğrusunu söylüyor, herşeyi okuyup bilip, çocuğumuzu deneme tahtasına döndürmeden, süzdüklerimizle anneliğimizi birleştirip kendi çocuğumuza en uygunu yapalım..
hadi kabul edelim.
Varlığından haberimizin bile olmadığı, çocuğunu büyütürken bilmemne mottosuna bağlı kalmamış hatta bunların ne olduğunu bile bilmeyen, çocuğuna katıksız sevgi, içten sarılışlar vermiş binlerce anne var bu ülkede.. Akşamları bir odada toplanan, evin miss gibi poğaça koktuğu, bazen kavga bazen kahkaların dolduğu, komşuların gidip geldiği, çocukların bizim burda bin tür aktiviteyle öğretmeye çalıştıklarımızı sokakta,yolda,parkta tek seferde öğreniverdiği,bazen öğrenmek zorunda kaldığı, "gerçek" bir hayat yaşadığı, annesi çocuğunun bilmemne zekası gelişsin diye değil, sadece çocuğuyla bunu yapmaktan keyif aldığı için, bazen de öğlene misafir geleceği için kek yaptığı bir ev:)daha güzel bi hediye, sunulabilcek daha güzel bir hayat yok.. bence..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Copyrighted mavi pencereli ev 2009. All rights reserved. Powered by Blogger
Blogger Templates created by Deluxe Templates
Blogger Templates by Blogger and Blogger Templates