
24 Şubat 2012 Cuma
el izleri

mandal aktiviteleri
descartes/senden bana kalan

23 Şubat 2012 Perşembe
1 yaş doktor kontrolü

1. Mutitab vb vitamini 12 .ay bitiminde vermemeye başlıyoruz.( tabii bu sonuçta bir ilaç ve her bebek için en doğru zamanı kendi doktoru yapacaktır.)
2.Beslenmesi:
- tuz ve şeker(esmer şeker tercih ) kullanabiliyoruz.(tuzu yine yemeğin pimesine yakın ekliyoruz) Bu demek oluyor ki kahvaltısında artık bal/reçel de var. Bu arada yazın enfess erikler oluyor,hiç şeker eklemenize gerek kalmadan marmelat yapabileceğiniz, kısa bir süre ocakta uzuuuun bir sür güneşte tutuyorsunuz.Oğluşum ananemin canım ellerinden çıkanları yedi bitirdi bile:)
- Yumurtanın beyazını da verebiliyoruz-ki ben de bir çok anne gibi az bi miktarla alerji durumunu test etmiş, 1 aydır vermeye başlamıştım. Yumurtası omlet,krep, tavada, sucuklu, pastırmalı olabilir. Sosis ve salam yok.
- Haftada 300 g et tüketiyoruz. 10 köfte diyor doktorlar ama bence biraz tuhaf bir yaklaşım, köfte dediğini bazısı bol etli bazısı bol ekmekli soğanlı yapıyor. O yüzden de haftada 300 g et demek en doğrusu sanırım.
- Hergün 1 yumurta tüketiyoruz.(günaşırı değil, yumurta mucizevi bir besin,mutlaka her gün alıyoruz)
- Günde 400 ml süt/süt ürünü tüketiyoruz. Süt bildiğiniz markette satılan uht sütler(aslında bence onların adı süt olmamalı,sütü işlemden geçirip başka bi şey elde ediliyr sonuçta, süt türevi ürün diyebilirler mesela).. Tabii yine sizin tercihinize bağlı olarak devam sütü, prganik süt, köyden getirilen süt vs olabilir bu..Kimin nasıl çine sinyor, neyi en doğru buluyorsa..Anne sütü almaya tam gaz devam eden bebişler sütü pek kabullenmek istemezler dedi doktor,bizde durum aynen böyle açıkçası. O yüzden de biz bu maddenin süt ürünleri kısmını tüketiyoruz: Yani yoğurt ve ayran. BU arada artık şeker tüketebildiğimize göre sütlü tatlı da yiyebilir dedi doktor, sütlaç,muhallebi, kazandibi vs.. Yesin dediyse hergün değil tabii,anladınız siz onu:)
- Hergün mutlaka en az 1 porsiyon sebze, 1 porsiyon meyve tüketiyoruz.
- Her gün mutlaka 1 ceviz(alerji durumu yoksa tabii) tüketiyoruz. Çerezvari bu ürünleri yemesi için asla eline vermiyoruz.
3. Diş sağlığı: 2 yaşına gelene dek diş fırçası kullanmıyoruz. Dişleri için en güzel yapılabilcek şey eline yemesi için bütün meyve sebze vermek, bu onların temziliğini de yapar. Ancak diş üstlerinde bi besin kalıntısı/tabakası oluyorsa first teeth (hani şu parmağa geçirilen zımbırtı) temzilenebilir. Yine macun kullanmıyoruz.
4.Kelime haznesi :Şu anda en az 3-5 sözcük kullanabiliyor olmalı. 18 aylık olduğunda bu hazne 20 sözcüğe ulaşmalı ve 2 sözcüklü cümle kurabiliyor olmalı. Dil gelişimini desteklemek için anne-babaya düşen görev:
Bu ne yahu di mi? Ben de öyle dedim doktorumuzu dinlerken,merak etmeyin;)
pozitif etki: doğayla içiçe olma /kitap okuma/eğitsel oyuncaklar
5. Ev kazaları: 1-5 yaşın en önemli durumu malesef bu ev kazaları. Kaçınmak için, evi çocuk için uygun hale getirin.Oyuncak seçerken ipsiz/bağsız oyuncaklar seçin.(ayakkabı seçerken de)Ağzına atabilceği türde oyuncaklardan, boyalı,kimyasal madde içeren, ağzına attığında boyası dağılan oyuncaklardan uzak durun.Çocuğa asla çerez vermeyin(fındık,ceviz,leblebi gibi) ,kendiniz yerken de yere düşmemesine dikkat edin. Bunlar malesef çocukların ciğerlerinden en çok çıkardığımız maddeler.
21 Şubat 2012 Salı
bugünden kalanlar

Zaten bana az bi tuhaf gelen bir kültür var Ankara'da, alışveriş merkezi odaklı hayatlar..(bir tek Ankara da değil tabii bu)İnsanlar Tunalı'da yürüyüş yapmayı ,oturup bir bardak çay içmeyi,sohbet etmeyi neden sevmez bu şehirde anlamadım ben.. Yeterince çok mağaza yokmuş Tunalıda, her aradığını bulamıyormuş insan, yollar çamurmuş,arabayı park derdi varmış..varmış da varmış..
19 Şubat 2012 Pazar
foto-duvar
Duvarda asılı olanlar eski çekmeceler..İçine bir yapışkanlı kağıt- ki ben bu kağıtlarla hafif hafif kafayı yemiş durumdayım)olmuş size mis gibi raf. En güzeli tamamen size has olması.
Kocamaaan saatlere bayıldığımı söylemişmiydim?
İşte benim favorim. Oğluşum azıcık büyüsün,herşeyi çekip yere atmaktan vazgeçsin, eski radyolarımı ve ipad/e-book düşkünü arkadaşlarımın dalga geçtiği c'anım kitaplarımı ben de benzer biçimde dekore edeceğim.( O güne dek onbinkez fikir değiştirmezsem tabii)iki yitik hasret iki parça can
10 Şubat 2012 Cuma
çocuk yetiştirme işleri
Çocuklar kendilerine söylenenleri değil, gördüklerini, yaşadıklarını baz alıyor aslında hayatta. İşte en klasik örnek , kitap okunmayan bir evde büyüyen çocuk o-ku-mu-yor. Siz akşamları evde dizi silsilesine kapılıyorsanız bilin ki ileride o da üç aşağı beş yukarı benzer şeyler yaşayacak. Siz ne yiyorsanız onu yiyecek, siz ne dinliyorsanız onu dinleyecek, siz nasıl davranıyorsanız öyle davranacak ..Siz isteğiniz kadar kadın haklarına saygılı bir birey yetiştirdiğinizi ya da ayakları üzerinde duran bir kadın yetiştirdiğinizi düşünün, çocuk evde ne görüyorsa o. Ebeveynlerin çabası hiç mi bir şey değiştiremez? İlla ki değiştirir, ama.. Bir yere kadar işte..Çocuklarla birazcık zaman geçirmek nasıl ebeveylerini olduğunu kestirmek için yeterli,öyle yoğun izler ki bunlar, siz istediğiniz kadar farklı profiller çizmeye çalışın , "başka" bir hayat yaşıyormuşsunuz gibi yapın; cık,olmaz,olamaz.Çocuk herşeyi gösterir.)Bunun tersi olan çok uç örnekler vardır illaki, genelden bahsediyorum)
Kendi dalında çok başarılı olan kimselere baktığınızda ailelerinde/çevrelerinde mutlaka bu işe yatkın/meraklı bir kişi görürsünüz. Senede bir görülen devlet tiyatrolarında oyuncu bir teyze, hediye edilen bir minik pusula, pazar günleri ailece izlenen ralli, gidilen basketbol maçları, bir okul gezisi, gerçek bir öğretmenin sorduğu tek bir soru.. tüm bunlar bambaşka kapılar açabilir hayatlarda.. Bu yüzden de ben çocuk yetiştirmede "modern" denilen kavramlara pek de sıcak bakamıyorum. Altı çizili kitap cümleleriyle çocuk yetiştirmeye çalışan , herşeyi yaptım,benim çocuğumda olmadı diye hayıflanan, dedektif gibi her cümleyi her sözü didikleyen, o sözcük buna yol açtı, bu davranış çocukta şuna yol açtı diye hafif hafif tırlatan ebeveynler pek benlik değil velhasıl..
Samimiyete,sıcaklığa inanıyorum ben. Bir sözcük, bir davranış çocuğun hayatında bu denli etkili olamaz bence. Çocuk gelişimi vs ile ilgilenen bazı meslek gruplarındaki kişilerin bu işleri azıcık abarttığını, kendilerini anneden/annenin hislerinden daha önemli bir yere koyduğunu görüyorum bazen,üzülüyorum. Bilimsel diye, doktor söyledi diye kendini "eksik,yetersiz" hisseden anneler doluyor ortalık,çok yazık. Çocuğumu ayda bir gören bir doktor benim çocuğumun nasıl uyuması gerektiğini mi öğretecek bana? Onunla nasıl konuşmam gerektiğini mi öğretecek?Onun önerdiği oyunları oynamazsam ne olur mesela? Her yeni teoriyle çocukların deneme tahtasına döndürülmesi ne acı. Binlerce fersah uzaktaki herhangi bir bebek hemşiresinin yazdıklarına annemizden daha çok güvenmemiz çelişki değil mi yani?Okumayalım demiyorum, uygulamıyorum demiyorum, annemize soralım geleneksel usulde gidelim de demiyorum. Sadece diyorum ki: Körü körüne bir kitaba, bir düşünceye bağlanmayalım. Adı sanı ne olduğu önemli değil, kendi iç sesimiz bize zaten kendi çocuğumuz için en doğrusunu söylüyor, herşeyi okuyup bilip, çocuğumuzu deneme tahtasına döndürmeden, süzdüklerimizle anneliğimizi birleştirip kendi çocuğumuza en uygunu yapalım..
hadi kabul edelim.

Copyrighted mavi pencereli ev 2009. All rights reserved. Powered by Blogger
Blogger Templates created by Deluxe Templates
Blogger Templates by Blogger and Blogger Templates








